Tuesday, December 4, 2007

İdeolojik Guguk - Kadrolaşmanın dibi - Pisikolocik harp - Andıççı

http://www.sabah.com.tr/2007/12/04/haber,C434FB762911476A960EAC29C17DCD0E.html

Nazlı Ilıcak , Sabah , 04.12.2007


NAZLI ILICAK

Ekşi rejimin teminatı mı?

Hükümetin, medyaya olumsuz baktığını ve zaman zaman Tayyip Erdoğan'ın, basını hedef alan incitici sözler sarf ettiğini hepimiz farkındayız. Ama maalesef, basın mensuplarının pek çoğu, ince eleyip sık dokumaya gerek duymadan, her konuyu kolayca "rejim tartışması" haline getiriyor; böylece halkın gerçekleri öğrenme hakkı çiğnenmiş oluyor.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu'nda yapılan son değişikliği ele alalım. Gazetelerde, hükümetin, 4000 kişiyi, hakimlik mesleğine alacağı ve yargının ele geçirilmesinde bu şekilde önemli bir mesafe kat edileceği ileri sürülüyordu. Biraz araştırdık ve mülakatın 1934'den beri uygulandığını gördük. Ayrıca, mülakat ile sadece adaylar belirleniyor; mesleğe kabulü gene Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yapıyor. Öteden beri bu böyle.
Daha sonra, itirazın mülakata değil, Mülakat Kurulu'nun yapısına yönelik olduğu iddiası ortaya atıldı. Aslında, Mülakat Kurulu'nun yapısında da, yeni düzenleme bir değişiklik getirmemişti; bu kurulda, öteden beri, Adalet Bakanlığı'nda çalışan yüksek dereceli memurlar yer alıyordu. Üstelik, kabul edilen yasa maddesiyle, 5 kişilik kurula, bir Danıştay üyesi, bir de Yargıtay üyesi eklenmişti.
Baktım, Oktay Ekşi, cumartesi günkü yazısında, yargının AKP'leştirildiğini ileri sürerken şu argümanları sıralıyor: "Mülakat, sonucu, ancak % 20 oranında etkiliyor, sınavda iyi yanıt veren bir genç, bakanlıktakilerin dünya görüşüyle örtüşmese dahi, mesleğe girebiliyordu. Şu anda, mülakatın etkisi % 50'ye çıkarılıyor."
Ahmet İyimaya ile görüştük. O da, Ekşi'nin yazısını okumuş. "Eski yönetmeliğe göre, yazılı sınav ile mülakatın aritmetik ortalaması geçerliydi. Yani, % 50-50 bir etki söz konusuydu" cevabını verdi. "Biz mülakatın etkisini, Genel Kurul müzakereleri sırasında % 30'a indirdik"
İş bu kadarla kalsa, Oktay Ekşi'den söz etmeyecektik bile. Ama, rejim açısından endişe duyanları tahrik edecek yanlış bir bilgi vermiş: Anayasa Mahkemesi'nin, mülakatı anayasaya uygun bulmasını "Anayasa Mahkemesi'ndeki son gelişmelerin sonucu bir durum" olarak nitelendirmiş. Haşim Kılıç'ın başkan olmasından sonra, Anayasa Mahkemesi'nin tavır değiştirdiğini ihsas ediyor. Oysa, Anayasa Mahkemesi, mülakatın anayasaya aykırı olmadığı kararını, Tülay Tuğcu'nun emekliliğinden önce, 7 Şubat 2007 tarihinde almıştı. Üstelik, Fulya Kantarcıoğlu hariç, Anayasa Mahkemesi'nin tüm üyeleri, mülakatın anayasaya uygunluğuna karar vermişti. Anayasa Mahkemesi, daha önce aldığı kararın sadece gerekçesini yeni yayınladı.
Oktay Ekşi'nin nasıl peşin hükümle hareket ettiğini, tek bu örnek bile göstermeye yeterlidir. Üstelik, Ekşi, Basın Konseyi Başkanı. Arkasında uzun yıllara dayanan bir mesleki tecrübesi var. O bile "Yargı AKP'leşiyor" iddiasını ispat için, yalan yanlış verilere sığındığına göre... " Bekri Mustafa imam olmuş; gerisini siz düşünün..."
misali, oturup ağlayalım.
Ama gene de, Tayyip Erdoğan, doğrudan doğruya basına hücum etmesin. Birimizin yanlışını, bugün benim yaptığım gibi, bir başkası düzeltir. Birbirimizi eleştirir ve neticede doğru yolu buluruz.

------------------------------------------------


http://www.sabah.com.tr/2007/12/04/haber,56ED1B33BCFF4EDC953DE0C5FB4EBE65.html


Ahmet İyimaya'ya sorduk

ADALET Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya ile konuştuk:
- Neden Mülakat Kurulu'nun yapısını, Avrupa Birliği istekleri doğrultusunda, siyasi otoritenin etkisinden tamamen arındırmıyorsunuz?
- Avrupa Birliği müktesebatında bütün ülkeler için geçerli yeknesak bir uygulama, bir standart yok. Sadece bize tavsiye ediyorlar. Niçin, Türkiye'de 73 yıldır uygulanan bir modelden vazgeçelim?
- Acelenin sebebi neydi? 4 Aralık'ta uygulamak zorunda kalacağınız Danıştay'ın yürütmeyi durdurma kararını ortada bırakmak istediniz?
- Biz Danıştay'dan ışık alırız ama, emir almayız. Aksi, hakimler devleti
olur. Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV), Danıştay'a müracaat edince, Danıştay, yürütmeyi durdurma kararı verirken, Anayasa Mahkemesi'ne de "Mülakat anayasaya aykırıdır" iddiasıyla gitmişti. Anayasa Mahkemesi, "Mülakat, hakimlik değil, adaylık süreciyle ilgilidir; dolayısıyla anayasaya aykırılık yoktur; İdare yetkilidir" dedi.
- Aynı konuda kanun çıkararak, Danıştay'ın aldığı yürütmeyi durdurma kararını uygulanamaz hale getiriyorsunuz.
- Amaç, yürütmeyi durdurma kararını bertaraf etmek değil. Acele etmemizin sebebi, çok sayıda hakim adayının stajlarının yanmasını engellemek. Gençler, sınavı ve mülakatı başarıyla geçmişler, 2 yıllık stajlarını tamamlamışlar. Yürütme durdurulursa, büyük bir haksızlığa uğramış olacaklar. Biz anayasaya uygun yasa çıkartmak, Danıştay ise, mevcut hukuk kurallarına göre karar vermek zorundadır. Biz Danıştay kararına uygun yasa çıkartmak zorunda kalırsak, roller değişmiş olur. Sadece, Danıştay'ın görüşlerinden esinleniriz. O kadar...

No comments: