Sunday, November 25, 2007

Poponuzu kaldırıp gitseydiniz kardeşim !

http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=95962,10,2

Engin Ardıç , Akşam , 23.10.2007

Poponuzu kaldırıp gitseydiniz kardeşim!



Küsuratı bir yana bırakalım, yüzde 67, hiç de öyle düşük bir katılma oranı değildir.

Herhalde yüzde 69 gibi bir evet oranına da hiçkimse düşük demek densizliğini gösteremeyecektir.

Olan olmuş, iş bitmiştir.

Bazı gazeteci arkadaşlar bu kez temmuz ayında sergiledikleri aptallığı yinelemediler, rezil olmuşlardı, ağızları yanmıştı bir kere... Evet çıkacağını biliyorlardı, bu kez yoğurdu üflemeyi tercih ettiler, muhalefeti “boykot” üzerine kurdular.

“Evet” çıkacaktı ama katılma oranı düşük kalacaktı, onlar da bunu tartışma konusu edeceklerdi! Referandumun geçerliliğine gölge düşecekti.

Çünkü, işlerine gelince oy kullanmak bir “görev”, işlerine gelmeyince bir “haktı”. Seçmen görevden kaçamazdı ama hakkını kullanmayabilirdi... Bu sefer kullanmamalıydı.

Sökmedi. Yüzde 67, lafı bitirdi.

Herhalde başbakan bile yüzde 80 falan beklemiyordu canım, temmuzdan beri politikanın “gazı kaçmıştı”... O silindir bir kere geçerdi sandıklardan...

Deniz Baykal’ın aklıyla iş yapanlar şimdi acaba dövünmekte midirler?

Çünkü, emekli memur gazetesinin içi kan ağlaya ağlaya hesapladığına göre, katılmayanlarla katılıp da hayır oyu verenlerin toplamı, evet oylarını geçiyormuş!

Katılmayanların “silme” hayır diyeceğini varsayıyor şaşkınlar... Peki, öyle olsun.

Eh o zaman poponuzu kaldırıp sandık başına gitseydiniz kardeşim!

Biz ne yazdık üç gün önce? “Biz eşeğiz, milletvekili seçeriz ama cumhurbaşkanı seçemeyiz, bu yeteneğimiz yoktur” diyenler, sandığa gidip hayır oyu versinler dedik. “Her canı çekenin meclis çalışmalarını kilitleyebilmesini isteyenler” hayır oyu kullansınlar dedik. “Dört yılda bir değil beş yılda bir seçim isteriz, biz adam değiliz, bizi öyle sık sık sandık başına götürmeyin, yoruluyoruz” diyenler mühürü hayıra bastırsınlar dedik. Niçin dinlemediniz?

Niçin halkı seferber edip, evet oyunu önleyemediniz?

Şimdi istediğiniz hokkabazlığı edin, mahkemeye gidin, oy pusulalarını karıştırın, belki “mükerrer” falan çıkar...

Daha da olmazsa göbeğini kaşıyan ayılara küfür eder, yüreğinizi soğutursunuz.

Eee, demokrasiye geçerseniz, olacağı budur... Recep Peker’i de dinlemediniz... Önce halkı eğitecektiniz! Eğitim şart!

Şimdi ne olacak? Cahil halk gidip gene Abdullah Gül’ü seçecek.

Üç ay arayla iki kez madara olmanın ağır kederinden sizi bir tek şey kurtarır: Savaş!

Olağanüstü hal, hatta sıkıyönetim ilan edilir, basında çatlak sesler susturulur, seçim ve referandum sonuçları çöpe atılır, iktidar partisi de bir punduna getirilip kapatılır.

Ki, bir sonraki seçimde yüzde 90 çeksinler!

No comments: